İstanbul Şişli’de 5 Haziran 2000 yılında gerçekleşen cinayette, 15 yaşındaki Çağla Tuğaltay boğazından bıçaklanarak öldürülmüştü. O dönem Cinayet Şube, titiz bir çalışma yürüterek tüm bina sakinleri ve çevredeki kişilerin kan örneklerini almış diğer tüm dairelerde arama çalışmaları yapılmıştı.
2000’li yılların teknolojisi yetersiz kaldı
Cinayetin işlenmiş olduğu 2000’li yıllarda mobese kameralarının günümüzdeki kadar yaygın olmaması ve cinayetin işlendiği binanın konumu sebebiyle binaya giriş çıkış hakkında bir kamera görüntüsüne rastlanmamıştı.
Cinayet masası dedektifleri bina içinde yaptıkları sorgulamalar sonunda belli kişilerin telefonlarını Şişli Cumhuriyet Savcılığı’ndan aldıkları karar ile dinlemeye başlamış, teknik takiple dinlenmeye alınan şahıslardan, Çağla Tuğaltay cinayeti hakkında aydınlatıcı herhangi bir bilgi veya görüşmeye rastlanmaması sebebiyle dinlemelere son verilmişti.
O dönemde polis, genç kızın bedenini bulan komşuları Nilgün Ç. ve oğlu Yasin Ç.’ye yoğunlaşmış, katil zanlısı olarak gördükleri iki kişinin ifadelerini defalarca almış, fakat şüpheliler hakkında bir sonuca varamamıştı. Cinayetin işlendiği tarihte evde bulunan bir sigara izmariti deliller arasına konulmuş, fakat dönemin teknolojisi ile detaylı DNA incelemesi yapılamamıştı.
Sigara izmaritindeki DNA’dan da bir sonuca varılamamıştı
Olaydan 8 yıl geçtikten sonra, teknolojinin ilerlemesi ile dosya tekrar gündeme gelmiş ve sigara izmariti üzerinde bulunan DNA izleri tekrar araştırılmıştı. Yapılan araştırma sonucunda, DNA’nın kime ait olduğu bilinmezken o dönem, Nilgün Ç. ve oğlu Yasin Ç.’nin kan örnekleri tekrar alınmıştı. Adli Tıp, yapılan incelemeler sonunda hazırladığı raporda “Sigara izmaritindeki DNA bu iki kişi ile uyuşmuyor ancak Çağla’nın olay yerinden alınan kan örneğini genotip özelliğini taşıyor.” dedi.
Şüpheler, Çağla’nın akrabaları üzerine çevrilirken yapılan incelemeler sonunda izmarit üstündeki DNA’nın, Çağla’nın annesi Gülnur Tuğaltay’a ait olduğu tespit edilmişti. Fakat Gülnur Tuğaltay’ın olayın yaşandığı gün ve saat sırasında dişçisinde randevuda olduğu ve evde bulunmadığı biliniyordu. Bu sebeple sigara izmaritinden herhangi bir sonuca varılamadı.
Yasin Ç. ve annesi 13 yılın ardından şüpheli listenden çıkartıldı
2013 yılında, söz konusu dosya tekrar polis tarafından masaya konulmuş, gelişen teknoloji ile cinayetin ilerleme kaydedebileceği düşünülerek olay günü toplanan deliller İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilmişti.
Çağla’nın olay yerinden elde edilen doneler, elbiseler, maktule ait el tırnakları ve kan örnekleri yeniden Adli Tıp Kurumu’na gönderilip incelenmesi kararı çıktı. Gelen rapor sonucunda daha önce fark edilmeyen bir detay bulundu. Çağla’nın sol el tırnaklarından birinde katile ait bir DNA tespit edilmişti.
Tespit edilen yeni bulgular eşliğinde 13 yıldır baş şüpheli olarak düşünülen Yasin Ç.’nin DNA örneği ile bulunan örnekler karşılaştırıldı. Fakat yapılan kapsamlı araştırma sonucunda Adli Tıp, raporu “Şüpheli Yasin Ç.’nin DNA Profili ile Çağla Tuğaltay’ın tırnak arasından çıkan DNA profilinin uyumlu olmadığı ve tırnaktan çıkan DNA’nın aynı erkek profilinde başka bir şüpheliye ait olduğu anlaşılmıştır.” şeklinde düzenledi. Böylece 13 yılın ardından Yasin Ç. baş şüpheliler listesinden çıkmış oldu.
SNP testi Çağla’nın katilini ortaya çıkarabilir mi?
2020 yılına gelindiğinde dosyanın zaman aşımından iptal olmasına 6 ay kala teknolojik bir gelişme yaşandı. SNP (Single Nucleotide Polymarophisms) adı verilen bir test sayesinde Çağla’dan alınan doku örnekleriyle katilin saç, göz ve ten rengi belirlenerek profil resmi oluşturulabilecekti.
Yaşanan bu gelişmenin ardından 5 Haziran 2020 tarihinde Çağla Tuğaltay’ın dava dosyasındaki zaman aşımı süresi savcılık tarafından durduruldu. Olayla ilgili Star Haber’e konuşan Dedektif Savaş Kurtbaba, 2000’li yıllarda delillerin iyi toplandığını ve muhafaza edildiğini, SNP testiyle katilin bulunma ihtimalinin olduğunu, günümüz teknolojisindeki gelişmeler sayesinde gerçeklerin gün yüzüne çıkacağını belirtti.
SNP testi nedir?
SNP Testi sayesinde DNA örneği incelenerek oluşturulan moleküler resim sayesinde kişinin saç, göz ve ten rengi ortaya çıkartılabiliyor. Bu sayede tanıklar tarafından çizdirilmiş olan yanıltıcı resimler yahut tanığı bulunmayan cinayetlerdeki faillerin belirlenmesi çok daha kolaylaşmış oluyor.
SNP çalışmaları günümüzde gelişmeye devam ederken, bu teknoloji sayesinde kişilerin yüzünde çil olup olmadığı veya yüz hatlarındaki kırışıklıkları tespit etmek mümkün hale geldi.